Sayfalar

31 Mayıs 2013 Cuma

Aile Hekimliği 25. Ek Tercih Ve Yerleştirme İşlemleri

Aile Hekimliği 25. Ek Tercih ve Yerleştirme İşlemleri için başvuru alınmaya başlanmıştır. Süreci takip etmek için tıklayınız.

31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü

31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü, Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) üye ülkelerce, 1987 yılından bu yana, tüm dünyada kutlanan bir gündür.
Küresel Yetişkin Tütün Araştırması 2012 Türkiye Raporu'nun sonuçlarının tüm dünyayla paylaşılacağı 31 Mayıs 2013 tarihinde, Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Margaret Chan, Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi (CDC) ve Uluslararası alanda faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarına bağlı üst düzey yetkililerin katılımı ve Sayın Başbakanımız Recep Tayyip ERDOGAN' ın teşrifleriyle “31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü ve Küresel Yetişkin Tütün Araştırması Tanıtım Toplantısı” düzenlenecektir.
Toplantı, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda, Yeşilay ve Bakanlığımız işbirliği ile yapılacak olup program saat 09:30’da başlayacaktır.
Dünya Sağlık Örgütü, Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi kapsamında, dünya ülkelerine tütün kullanımının ve tütün kontrolü konusundaki uygulamalarının etkili şekilde izlenmesi ve değerlendirilmesi için Küresel Yetişkin Tütün Araştırmasını (KYTA) periyodik aralıklarla yapmalarını önermektedir.
Bu araştırmayla 15 ve üzeri yaş grubunda ülkeyi temsil eder bir örnekte, uygun ve standart bir protokol ile bilgi toplanarak tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı, sigara dumanına maruz kalma durumu, tütün kullanımını bırakma eğilimi, kişilerin medya ve sağlık uyarıları konusundaki tutum ve algıları ile ilgili bilgiler elde edilmektedir.
Araştırmanın ilki 2008 yılında Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi (CDC) ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) işbirliği ile gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma, dünyada 14 ülkede eş zamanlı olarak yapılmıştır. Türkiye Küresel Yetişkin Tütün Araştırmasını ilk tamamlayan ülkelerden biri olmuştur. Küresel Yetişkin Tütün Araştırması, aynı kurumların işbirliğiyle 2012 yılında tekrarlanmıştır. 2012 yılında yapılan araştırmanın ön raporu Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 31 Ağustos 2012 tarihinde açıklanmıştır. 2008 ve 2012 yıllarının sonuçları karşılaştırıldığında, tütün ve tütün mamulü kullananların oranı; 15 yaş üzeri nüfusta %31.2’den %27.1’e, erkeklerde %47.9’dan %41.5’e, kadınlarda ise %15.2'den %13.1’e düşmüştür.
Ülkemizin gösterdiği bu başarı Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi (CDC) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından, dünya ile paylaşılmak istenmektedir.
Bu kapsamda;
31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü'nde İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü olarak, İBB Sağlık ve Hıfzıssıhha Müdürlüğü ile işbirliği içinde, 15 ilçede bulunan 13 Alışveriş Merkezi, 7 Metro İstasyonu ve 2 Büyükşehir Belediyesi noktasında 22 stand kurulacak olup, bu standlarda 44 sağlık personeliyle hizmet verilecektir.
Stantlarda, CO ölçümü, fageström bağımlılık testi ile birlikte vatandaşlarımıza tütün ürünlerinin zararları konusunda farkındalık arttırmaya yönelik bilgilendirme ve yönlendirme yapılacaktır,
Kamu kurum ve kuruluşlarına posterler, vatandaşlara el ilanları ve broşür ile bilgilendirme yapılacaktır.

Lösemili Çocuklar Haftası ( 30 Mayıs-5 Haziran )

LÖSEMİ NEDİR?
Lösemi bir kan hastalığıdır halk arasında kan kanseri olarak bilinir. Çocukluk çağındaki kanser vakalarının %35'ini lösemiler oluşturur ve birinci sırada yer alır. En çok 2-5 yaşlarındaki çocuklarda görülür. Bu dönem çocuklarda lenf dokusunun en yoğun olduğu dönemdir. Çocuklarda görülen lösemiler hücre cinsine göre; ALL (Akut Lenfoblastik Lösemi) ve AML (Akut Myeloblastik Lösemi) olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Kendi içlerinde de alt sınıflar tanımlanabilir. Türkiye'de her yıl 16 yaşın altında 1200-1500 yeni lösemili çocuk vakası bildirilmektedir.
Lösemi nedenleri henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. Sitogenetik ve moleküler tekniklerdeki yeni gelişmelerle; genetik yatkınlıklar, radyasyon, hamilelik esnasında sigara içmek, alkol ve uyuşturucu kullanmak, hamileliğin ilk 3 ayında röntgen çektirmek, benzen ve türevleri, (bali, vs.) böcek ilaçları gibi kimyasal maddeler, bazı kalıtsal hastalıklar ve bazı viral hastalıkların hep birlikte lösemiye neden olabilecekleri çalışmalarla gösterilmiştir.
Herhangi bir etkiyle kanın esas yapım yeri olan kemik iliğimizdeki ana hücrelerde oluşan şifre değişikliği ile blast adını verdiğimiz olgun olmayan kan hücrelerinde artış meydana gelmektedir. Bu hücreler hızla yayılarak kemik iliğini, lenf bezlerini, dalağı, karaciğeri, beyin ve merkezi sinir sistemini tutmaktadır.
BELİRTİLERİ:
Çocuklarda lösemi hastalığının belirtileri:
Ateş
Halsizlik
İştahsızlık
Kilo kaybı
Nedensiz burun ve cilt altı kanamaları
Kansızlık
Lenf bezlerinde büyüme
Karaciğer-dalak büyümesi
Ayrıca yayıldığı organlara ait belirtiler olarak baş ağrısı, kusma, karın ağrısı, görme bozuklukları görülebilir. Bu belirtilerle müracaat edilen çocuk hematoloji (kan hastalıkları) uzmanlarınca yapılan muayenede çoğunlukla karaciğer ve dalak büyümesi, lenf bezlerinde genişleme, kanama bulguları tespit edilebilir.
TEDAVİSİ:
Tedavi öncelikle genel durumun düzeltilmesi yöntemleri ile başlar. Lösemi hastalığının tedavisindeki temel prensip kemik iliğindeki ana kan hücrelerinde oluşan "blast" adı verilen hücrelerin çoğalmasını durdurmak ve sonrasında normal kan elemanlarının yapılmasını sağlamaktır. Lösemi, son derece uzun, zor ve pahalı bir tedavi gerektirmektedir. Lösemi tanısı alan vakalara belirli aralıklarla verilen çok sayıda ilaç ve kemoterapi tedavisiyle 2.5 yıl kadar süren bir tedavi uygulanır. Bu tedavi sonucunda % 70-85 oranında tamamen iyileşme sağlanabilir. Yanlızca % 5 oranındaki vakalarda ve uygun durumlarda kemik iliği nakli yapılabilir. Türkiye'de kemoterapi ve kemik iliği nakli batı ülkeleri standartlarında, başarıyla yapılmaktadır.
Ayrıca tedavinin ikinci basamağı olarak hasta ve ailelerine hastalık hakkında bilgilendirme yapılarak sosyal ve psikolojik destek ile hastalarda %85'lere varan oranda iyileşmenin sağlandığı belirtilmektedir. Lösemili çocuklar etraflarındaki insanlardan, havadan mikrop almamak ve korunmak için maske takmaktadırlar. Lösemi bulaşıcı değildir.

30 Mayıs 2013 Perşembe

Dünya Multipl Skleroz (MS) Günü

Multipl Skleroz, beyin ve omurilikten oluşan merkezi sinir sistemine ait bir hastalıktır. Hastalığın adı iki sözcükten oluşmaktadır:
Multipl: Bir ya da daha çok bölgede etkin olup, bir veya daha çok belirti (semptom) vermesi.
Skleroz: Vücudun savunma hücrelerinin myelin kılıfına saldırması sonucu, bu kılıfı sertleştirerek işlevsiz duruma getirmesi
Merkezi Sinir Sisteminde sinir liflerini çevreleyen ve bu sinir liflerinin elektrik uyarılarını iletmelerine yardımcı olan miyelin isimli yağlı bir doku vardır. Multipl Skleroz'da sinir lifleri ve onu çevreleyen miyelin, geride skleroz adı verilen sert alanlar bırakarak birçok bölgede yok olur. Hasar gören bu bölgeler, plak olarak da bilinmektedir. Miyelin hasar gördüğünde sinirlerin beyine giden veya beyinden gelen uyarıları iletebilme kapasiteleri kesintiye uğramakta ve sonuçta belirtiler ortaya çıkmaktadır. Multipl Skleroz, sinir ağının farklı noktalarında oluşabileceğinden, belirti ve etkileri de kişiden kişiye hatta aynı kişi için zaman içinde farklılıklar gösterebilir. Bundan dolayı Multipl Skleroz bazı belirtiler birbirine benzese de, ortaya çıkış ve seyri bakımından kişiye özel bir hastalıktır.
Multipl Sklerozun nedeni tam olarak bilinmese de bir çok araştırmacı miyelin hasarının vücudun bağışıklık sisteminin anormal çalışmasından kaynaklandığına inanmaktadır. Kadınlarda daha sık görülen Multipl Skleroz bulaşıcı değildir ve anneden çocuğa geçmemektedir. Dünyada 3 milyon, ülkemizde ise 35-40 bin Multipl Skleroz hastası olduğu tahmin edilmektedir. Gençler arasında en sık görülen nörolojik hastalıklardan biridir. Multipl Skleroz hastalarının büyük bir bölümü ilk ataklarını 20-40 yaşları arasında geçirmekle birlikte nadiren çocukluk veya ileri yaş gruplarında da ortaya çıkabilmektedir. Genel olarak toplumda Multipl Skleroz gelişme riski yaklaşık 1/1000 olarak tahmin edilmektedir.
Multipl Skleroz beynin görme, konuşma, yürüme gibi fonksiyonlar üzerindeki kontrol kabiliyetini bozar. En sık görülen Multipl Skleroz belirtileri güçsüzlük, yorgunluk, karıncalanma, uyuşukluk, ağrı, görme bozuklukları, bir gözde görme kaybı, bulanık veya çift görme, kas fonksiyon bozuklukları, katılık, titreme, idrar kaçırma, kabızlık, cinsel sorunlar ve dengesizlik, baş dönmesi, yalpalama gibi denge sorunlarıdır. Bu belirtilerin bir veya birkaçını hissedenlerin ''Nöroloji (sinir hastalıkları)'' kliniğine başvurmasında yarar vardır.
Multipl Sklerozun bugün için bilinen kesin bir tedavisi yoktur. Hastalığın belirtilerini giderebilmek ve kişilerin rahat bir yaşam sürmelerini sağlamak amacıyla semptomatik (belirtilere yönelik) tedavi uygulanmaktadır. Multipl Skleroz ataklarının görülme sıklığını ve şiddetini azaltan, sinir sisteminde yeni hasarlı bölümler oluşmasını engelleyen ilaçlar kullanılmaktadır. Multipl Sklerozun yol açtığı sorunları gidermeye çalışan terapiler de bulunmaktadır.
Multipl Skleroz hastalığını kitlelere duyurmak ve farkındalık yaratmak adına Uluslararası MS Federasyonu ve Dünya Sağlık Örgütünün ortak kararları ile her yıl Mayıs ayının son Çarşamba günü, ''Dünya MS Günü'' ilan edilmiştir.