Verem (tüberküloz) hastalığı, verem basili tarafından oluşturulan ve solunum yoluyla bulaşan bir hastalıktır.Robert Koch’ un tüberküloz basilini bulduğu gün Dünya Sağlık Örgütü tarafından 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü olarak ilan edilmiştir.
Tüberküloz, dünyada ve ülkemizde çok ciddi bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre, dünya nüfusunun üçte biri tüberküloz basili ile enfektedir(vücuduna basili almıştır). Tüberküloz ile enfekte olanların %10’unu yaşamlarının bir döneminde tüberküloz olma ihtimali vardır. Dünyada her yıl yaklaşık 9 milyon yeni hasta ortaya çıkmakta, 1,7 milyon insan tüberkülozdan ölmektedir.
Türkiye’de verem hastası sayıları yıllar içerisinde azalmaktadır. Verem hastalığı, hastaların %60-65’inde akciğerlerde, %35-40’ında ise akciğer dışı organlarda (lenf bezleri, akciğer zarı, kemik, böbrek, beyin vb.) görülmektedir. Vakaların ortalama %60’ı erkek, %40’ı kadındır.
Dünya genelinde tüberkülozla ilgili en önemli tehlike hastaların ilaçlarını düzenli kullanmamaları veya tedavilerini yarım bırakmaları sonucunda gelişen ilaç direncidir. Bu vakalar klasik verem ilaçlarına dirençlidir ve tedavileri ancak ikinci kuşak tüberküloz ilaçları ile mümkündür. Bu da tedavi başarısını azaltmakta ve tedavi maliyetini arttırmaktadır.
Tüberküloz vakalarının özellikle de bulaştırıcılığı en fazla olan yayma (+) vakaların (balgamında verem mikrobu tespit edilmiş vakalar) başarı ile tedavi edilmesi tüberküloz kontrolünde en önemli hususlardan birisidir.
Çocukları veremden korumak için doğumdan 2 ay sonra BCG aşısı uygulanmaktadır. Verem aşısı Aile Sağlığı Merkezlerinde ücretsiz olarak yapılmaktadır. Toplumu veremden korumanın en etkili yolu ise, bulaştırıcı verem hastalarının erkenden bulunması ve tedavi edilmesidir.
Verem hastalığına yakalananların aileleri ve temaslıları da Toplum Sağlığı Merkezleri Tüberküloz Birimlerine davet edilerek kontrol edilmektedir. Bulaştırıcı olan hastaların yakın çevresindekilere koruyucu ilaç verilmekte olup hasta olduğu tespit edilenlere ise tedavi başlanır.
Ulusal Tüberküloz Kontrol Programı çalışmaları “Tüberkülozsuz Bir Dünya” oluşturmak amacıyla kamunun yanında özel sektör, sivil toplum örgütleri ve gönüllü kuruluşlarla birlikte yürütülmektedir./
İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü bugün itibariyle 28 Toplum Sağlığı Merkezi Tüberküloz Birimi (verem savaşı dispanseri), 2 bölge tüberküloz laboratuvarı ve diğer bütün birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurum ve kuruluşları ile verem kontrolü hizmetlerini sürdürmektedir.
Ülkemizde verem hastalığının teşhis ve tedavisi ücretsiz olarak yapılmakta ve verem hastalarının tedavilerinin düzenli yürütülmesini sağlamak amacıyla hasta odaklı Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) uygulanmaktadır.
Tüberküloz hastasının tedavisini düzenli olarak sürdürmek ve tamamlamak, tüberkülozun kontrolünde en önemli görevlerden birisidir. Bu nedenle, her tüberküloz hastasında doğrudan gözetimli tedavi standart yaklaşımdır.
Doğrudan Gözetimli Tedavi uygulamasında hasta tüm tedavi süresince ilaçlarının her dozunu bir görevlinin ya da sorumlunun gözetiminde içer ve bu durum kayıt altına alınarak tedavinin başarıyla sonuçlanması sağlanır.
Özetle;
“Hedefimiz Veremsiz Bir Türkiye”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder